Gazeteci topluma her yönüyle örnek olması gereken bir meslek mensubudur. Gazetecilik mesleği de yöneticilere doğru yolu göstermek, yanlışlardan dönülmesini sağlamak amacıyla yapılır. Gazetecilik demokrasinin gereğidir.  Gazeteci olumlu ya da olumsuz her şeyi eleştirmek zorundadır. Tabi eleştiri deyince hemen hemen hepimizin aklına olumsuz bir davranış gelir ama eleştirinin sözlük anlamı farklıdır.

TDK’ya göre eleştirinin 3 anlamı vardır.

Birinci anlamı: Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.

İkinci anlamı: Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik.

Üçüncü anlamı ise: Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılamadır.

Yani olumlu yapılan söylemlerde bir eleştiridir.

Evet bir insanı, bir eseri veya bir konuyu eleştirmek gayet makul bir şeydir gazeteci için… Tabi eleştirinin de dozunu kaçırmamak gerekir.

Şimdi geçtiğimiz gün katıldığı bir televizyon programında Sedef Kabaş isimli bir bayan söylediği: Taçlanan baş akıllanır' diye bir söz vardır ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır, onu söylemeyeyim, 'büyükbaş hayvan' diyeyim. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur” ifadeleri ile Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmiştir.

Şimdi öncelikle gazeteci olmak böyle bir ifade kullanmaya olanak mı tanır?

Bu sözlerle sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a değil Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret edilmiştir. Burada en önemli konu budur.

Hangi hak ve cüretle ülkemizin Cumhurbaşkanı için bu şekilde ağza alınmayacak bir ifade kullanmıştır?

Bir büyüğümüz bana gazetesi ile gasteci arasındaki farktan bahseder sürekli. Gazeteci topluma örnek olan, kimsenin hakkına, hukukuna, kişiliğine saygısızlık etmeden doğruyu yazan kişidir. Gasteci ise mesleğini hakkıyla yapmayan, mesleğin etik kurallarını hiçe sayarak hareket eden sözüm ona gazetecidir.

Yahu bu sözler kavgada bile söylenmez…

Ben; Sedef Kabaş’a gazeteci demek istemiyorum ki zira bana göre gazeteci değildir…

Sarf ettiği sözlerin ardından hukuki sürecin hemen başlatılması ve tutuklanması da gayet yerinde bir karar olmuştur…

Bir şahsa değil Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na yönelik kullandığı ifadelerden dolayı umarım yargılama sürecinde de gereken ceza verilir…

Şimdi muhalefet demokrasi yaygaralığı kopartacak ve başladı da… Tabi demokrasi demek, ifade özgürlüğü demek herkese hakaret etmek demek ya!!!

Hak eden hak ettiği cezayı bulmalı ve gereken neyse yapılmalı…

Son olarak; Canlı Yayın’da olsa ilgili televizyon kanalına da gereken ceza verilmelidir… Özellikle Canlı Yayınlarda geçmişte yaşanan bu tür olayların ardından teknolojik gelişmişlikler kullanılarak (ki televizyonlardaki akşam kuşağı programlarında bile bu teknoloji kullanılıyor) canlı yayın 1 veya 2 dakika gecikmeli olarak ekranlara getirilebilir…