Afetzedelere yönelik beslenme programları hazırlanırken, toplumda risk grubu içerisinde yer alan gruplar önceliklidir.

Bunlar; 0-5 yaş grubu çocuklar, okul çağı çocuklar, gebe-emzikli kadınlar, yaşlılar, engelli bireyler ve kronik hastalığı olanlardır.

ÇOCUK BESLENMESİ

Çocuklar afetlerin yarattığı yıkıcı etkileri kavrayabilecek erişkinlikte olmadıkları için afet durumlarından en çok etkilenen gruplar arasında yer almaktadırlar. Ayrıca çocukların nefes alıp verme sayılarının çok olması her türlü biyolojik veya kimyasal ajanları daha çok solumalarına neden olduğu için bazı afet durumlarında da yetişkinlerden daha fazla etkilenmelerine sebep olabilmektedir. Bebek ve çocukların afet durumlarında hastalık ve ölüm hızları yaklaşık 20 kat artmaktadır. Afetin ardından çocuklarda görülen başlıca ölüm nedeni ise malnütrisyondur. Özellikle bodur ve düşük kilolu çocuk oranlarının zaten yüksek olduğu ülkelerde afet gibi durumlar sonrasında, yeni doğanlarda ve büyümekte olan çocuklarda ölüm riski ve yetersiz beslenme daha da artmaktadır. Bebek ve çocukların büyüme ve gelişmeleri için gerekli olan besinlerin alınması afet durumunda bile aksamadan gerçekleştirilmelidir.

0-I -YAŞ GRUBU ÇOCUKLARIN BESLENMESİ

Anne sütü bebeğin ilk 6 ay tek başına tüm gereksinmelerini karşılar. Afet durumlarında da ilk olarak anne sütü tercih edilmelidir. ). Psikolojik veya fizyolojik sebeplerle annenin süt veriminde azalma/kesilme veya annenin vefat etmesi gibi durumlarda bebeğin beslenmesi aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir:

0-6 AY ANNE SÜTÜ  (EMZİRMEYE DEVAM EDİLMELİ)                       

 Süt, yoğurt                                                    

 Muhallebi                                                        

 Sebze çorbaları                                                

 Taze meyve suyu ve püreleri

6-12 AY (0-6 AYLIK DÖNEMDE VERİLEN BESİNLERE EK OLARAK)

Mercimek çorbası, Yayla çorba, Kıyma (6.ay sonrası)

Balık ve evdeki sebze yemekleri (6-8 ay)

Tuzsuz tüm yemekler (8-12 ay)

Bebeklerin besin alerjisinin olup olmadığı yakınlarından öğrenilmeli ve beslenmesine o şekilde devam edilmesi gerekmektedir. Bebeklerin ve çocukların beslenmesinde mamalar kullanılacaksa hijyene oldukça önem verilmeli ve mamaların hazırlanmasında özenli ve temiz davranılmalıdır. Çocukların afetten önceki beslenme düzenlerine çabuk dönmeleri, afetin yarattığı olumsuzluklara göğüs germelerini kolaylaştıracaktır.

GEBE VE EMZİKLİ KADINLARIN BESLENMESİ

 Emzirme ve gebelik döneminde yeterli ve dengeli beslenme bebeğin yeterli ve sağlıklı gelişimi için oldukça önemlidir. Emzirme döneminde anne tarafından salgılanan süt annenin beslenmesi sonucunda oluşur. Bu sebeple emzirme döneminde gereken enerji ve besin ögeleri gebelik dönemine göre daha fazladır. Emziren bir annenin normal yetişkin bir kadına göre ortalama 500 kkal daha fazla enerjiye ihtiyacı varken gebe bir kadının ise ortalama 300 kkal daha fazla enerjiye ihtiyacı vardır. Afet durumunda günlük beslenme programına ek olarak 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmesi önerilmektedir. Mümkün olabiliyorsa temiz su ile bolca yıkanmış taze sebze ve meyvelere beslenme programında yer verilmesine özen gösterilmelidir.

YAŞLI BESLENMESİ

Afet anında ve afet sonrası geçici yaşam alanlarındaki olumsuzluklardan en çok etkilenen bir diğer hassas grup ise yaşlılardır. Yaşlılık insanı fiziksel olarak savunmasız kalma ve başkalarına bağımlı olarak yaşama durumunda bırakmaktadır. Yaşlıların beslenme ve güvenli bir yer bulma imkanlarının daha az olması ve normal insanlara kıyasla en az bir veya iki kronik hastalığa sahip olmaları afet durumlarında daha fazla zorluk çekmelerine sebep olmaktadır. Afet durumlarında yaşlılara besinlerin hazırlanması ve temini konusunda yardımcı olunmalıdır.

Yaşlılığa bağlı olarak bazal metabolizma hızının düşmüş olması, günlük alınması gereken enerji ihtiyacını düşürmüş olsa bile mikro besin ihtiyacının azalmadığı göz önüne alınarak beslenme programı planlanmalıdır. Her gün mümkün olduğunca süt-yoğurt grubundan tüketilmeli ve temiz su ile bolca yıkanmış taze sebze ve meyve tüketimi sağlanmalıdır. Kronik rahatsızlığa sahip yaşlıların; stres, yetersiz ve yanlış beslenme, ilaçlarını kullanamama gibi afet sonrası oluşan olumsuzluklar nedeniyle kronik rahatsızlıklarında kötüleşmeler görülebilmektedir. Yaşlı bireylerin sahip olduğu kronik rahatsızlıkları da göz önüne alınarak yeterli ve dengeli beslenme programlarının oluşturulması yaşlıların sağlıkları için önem arz etmektedir.

ENGELLİ BİREYLERİN BESLENMESİ

Engelli bireyler; fiziksel, zihinsel veya duyusal olarak problemlere sahip olmaları nedeniyle, oluşan olumsuzluklara karşı diğer bireylerle aynı derecede tepki verememektedirler. Aynı zamanda engelli bireyler afet durumlarında, bakımlarını sağlayan kişilerden veya ailelerinden ayrı kalabilme problemiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sebeple beslenme planlamaları yapılırken bu riskler göz önünde bulundurulmalı ve beslenmelerini kolaylaştıracak yöntemler bulunmalıdır. Çiğneme veya yutma probleminin olması ya da duruş pozisyonunda bozukluk bulunması engelli bireylerin yetersiz beslenmelerine neden olabilmektedir.

Ayrıca bu bireylerin yeteri kadar açık hava ortamında bulunamamalarından kaynaklı olarak D vitamini eksiklikleri görülebilirken magnezyum, çinko ve demir eksiklikleri de görülebilmektedir. Bu sebeple bu vitamin ve minerallerden zengin besinlerle beslenme planlanması yapılması gerekmektedir.

KRONİK HASTALIĞI OLAN BİREYLERİN BESLENMESİ

Afet durumlarında planlanan beslenme programlarında kronik rahatsızlığı olan bireyler belirlenmeli ve rahatsızlıklarına yönelik beslenme planı oluşturulmalıdır. Diyabeti olan bireylerin önerilen yiyecekleri belirli saatlerde ve önerilen miktarlarda tüketmeleri kan şekerinin ani düşme veya yükselmesini önlemektedir. Bireylerin beyaz ekmek yerine kepekli ekmeği, pirinç yerine bulguru ve meyvenin suyunu tüketmek yerine meyvenin kendisini yemeleri teşvik edilmelidir. Bir diğer kronik rahatsızlık olan hipertansiyonda ise bireylerin potasyum magnezyum ve C vitamininden zengin besinlerle beslenmesi sağlanmalıdır. Potasyumdan zengin besinler mandalina, şeftali, portakal, muz, patates ve kayısı olarak bilinirken; magnezyum ihtiva eden besinler ise ceviz, fındık ve baklagiller olarak bilinmektedir. Ayrıca hipertansiyona sahip bireylere tuzsuz yemek hazırlanmalı ve konserve, turşu gibi gıdalardan uzak durmaları sağlanmalıdır.

KAYNAKLAR

Adeoya, A. A., Sasaki, H., Fuda, M., Okamoto, T., Egawa, S. (2022). Child Nutrition in Disaster: A Scoping Review, The Tohoku Journal of Experimental Medicine, 256 (2), 103-118.

Aycan, S., Toprak, İ., Yüksel, B., Özer, H., Çakır, B. (2002). Afet Durumlarında Beslenme Hizmetleri. Ankara: Sağlık Bakanlığı.

Aydemir, A. (2021). Afet Yönetim Sisteminin İncelenmesinde Gönüllülük Hizmetleri ve Bazı Sivil Toplum Kuruluşları. Afet ve Risk Dergisi, 4 (2), 387-394. DOI: 10.35341/afet.986933

Bilici, S., Uyar, F., Beyhan, Y., Sağlam, F. (2012). Besin Güvenliği. Yenimahalle, Ankara: Sağlık Bakanlığı

Çakır, Ö., ve Atalay, G. (2020). Afetlerde özel gereksinimli grup olarak yaşlılar. Dirençlilik Dergisi, 4(1), 169- 186. DOI: 10.32569/resilience.630540

Çakmak, H., Ocaktan, M. E., & Akdur, R. (2018). Doğal Afetler, Eşitsizlikler ve Sağlık Sonuçları. Eşitsizlikler ve Sağlık Sonuçları (Akın A, Editör), Türkiye Klinikleri, Ankara, 88-94.

Coşkun, D., Büyüksaraç, A. (2021). Afetlerde Acil Yardım Planlaması. Paramedik ve Acil Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2 (2), 68-83. DOI: 10.54862/pashid.927089

Doğru, S., Ede, G. (2020). Planning Food and Nutrition Support in Disaster Situations. Current Perspectives on Health Sciences, 1 (1), 25-34.

Ekşi, A. (2016). Afetlerden sonra ortaya çıkabilecek çevresel risklerin yönetimi. Hastane Öncesi Dergisi, 1 (2), 15-25.