Dünya Sağlık Örgütü şiddeti kendisine, başkasına, bir gruba veya topluma karşı kasti olarak fiziksel baskı veya güç kullanmak , tehdit etmek veya fiiliyata geçirmek, yaralama, ölüm, psikolojik zarar, gelişim bozukluğu veya mahrum bırakmaya neden olmak veya bu durumların gerçekleşme ihtimalini artırmak olarak tanımlamaktadır. Kişilere yönelik şiddet, bir insan hakkı ihlalidir. Bu nedenle günümüzde bu sorun özel alan sorunu olmaktan çıkarak toplumsal alanda tartışılmakta ve mücadelesi bir devlet politikası olarak kabul edilmektedir. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması , kadının insan haklarının teminat altına alınması devletin sorumluluğundadır.

 Aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan ve 1998 yılında yürürlüğe giren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun günümüzün ihtiyaçlarına cevap veremediği görüldüğünden kadınların, çocukların, aile bireylerin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri kapsayan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 2012 yılında yürürlüğe girmiştir,  Bu Kanun ile önemli düzenlemeler getirilmiş ve Kanunun kapsamı oldukça geniş tutulmuştur. Kanun’da düzenlenen tedbirler koruyucu ve önleyici olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Koruyucu tedbirleri sadece kadınlar lehine değil, erkekler lehine de talep mümkündür.  Kanunda, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerle ilgili koruyucu tedbirlere ve bu kişilere şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişilerle ilgili önleyici tedbirlere yer verilmiştir. Bu tedbir kararlarından bazıları, çalışma hayatını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyebilmektedir.

Kanunda önemli düzenlemeler yer almakla beraber eksikliklerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. Örneğin, Kanun kapsamında olan kişi şiddete uğruyor ve çalışıyorsa, hakim koruyucu tedbir niteliğinde olan işyeri değişikliğine karar verebilir. Böyle bir durumda, işverenin bu tedbir kararını yerine getirmesi mümkün değilse ya da işveren herhangi bir haklı gerekçe olmaksızın bu tedbiri uygulayamazsa, bu durumun sonuçlarının ne olacağına dair Kanunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu gibi eksikliklerin giderilmesi Kanunun işlerliğini artıracak ve şiddetin önlenmesi amacı yerine getirilebilecektir.

Ayrıca unutmamak gerekir ki, Kanunlarda yer alan düzenlemeler ne kadar eksiksiz olursa olsun, Kanunun gerektiği gibi uygulanmaması, Kanun ile güdülen amaca ulaşmayı imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle, hayatın her alanında şiddetin önüne geçilebilmesi için ilgili kamu veya özel kesim işverenleri ile kurum ve kuruluşların 6284 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeleri eksiksiz bir şekilde uygulaması şarttır.

Şiddet uygulayanın korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve iş yerine yaklaşmamasına ilişkin önleyici tedbir en önemli tedbirlerden biridir. 

6284 Sayılı Kanun çerçevesinde her türlü şiddet mağduru kadın, çocuk ve aile bireyleri korunması ve yeni şiddet olaylarının önlenmesi amacıyla uzaklaştırma ve koruma kararı için Mahkemeye başvurabilmektedir. Örneğin ; bir kişi seni ısrarla takip ediyorsa , sana fiziksel şiddet uyguladı/uyguluyorsa, sana cinsel içerikli mesaj attı/atıyorsa sana cinsel tacizde bulundu/bulunuyorsa sen de maruz kaldığın suça ve suçun şüphelisine yönelik uzaklaştırma kararı , kendin için de koruma tedbirleri ve adres gizliliği talebinde bulunabilirsin.

Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise ve nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hakim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Aile mahkemesi hâkimine, mülki amire ve istisnai hallerde kolluk amirine bu Kanun hükümlerine göre tedbir kararı verme yetkisi tanınmıştır. Koruyucu tedbir kararlarına şiddetin uygulandığına dair delil ve belge aramadan hükmedebilecektir. Koruyucu tedbirlere karar verilebilmesi için soyut bir iddiayı içeren dilekçe veya beyan olsa dahi şiddet olayının özelliğine göre takdir yetkisi kullanılarak gereken koruyucu tedbirler alınacaktır. Şiddet mağduru uğradığı zararı saklı tutmamalı ve ilgili birimlere başvurmalıdır. Şiddet sonucunda şiddet mağduru fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik açıdan zarar görmektedir. 

Kanundan faydalanabilmek için izlenebilecek yol ; Öncelikle şiddet uygulayan kişinin hızlıca uzaklaştırılması için 112 Acil Çağrı Merkezini arayabilir ve destek talebinde bulunabilir. Çağrı merkezi tarafından gönderilecek bir polis ekibi şüpheli kişinin seni rahatsız etmemesine, senden uzaklaştırılmasına ve varsa barınma ihtiyacının giderilmesi için ilgili kurumlarla iletişim kurulmasına karar verebilecektir. 

Bir diğer seçenek olarak en yakınındaki adliyeye giderek Aile Mahkemesine uzaklaştırma, adres gizliliği ve koruma kararı için başvuru yapılabilmesidir. Bunun için Aile Mahkemesine hitaben, üzerinde ad-soyad-Tc Kimlik no- maruz kalınan şiddet eylemine ilişkin detaylar yazılı ve 6284 sayılı Kanun kapsamında önleyici ve koruyucu tedbirlere karar verilmesi talep edilerek bir dilekçe yazılmalıdır. Bu dilekçeyi en yakındaki adliyeye giderek Hukuk Mahkemeleri Ön Büro, Aile Mahkemesi Ön Büro veya Evrak Kayıt yerlerine verilmelidir. Dilekçe teslim etmenin ardından en hızlı şekilde tedbir kararları alınacaktır. 

 Tedbir kararlarına aykırı davranılması zorlama hapsi yaptırımına tabi tutulmuştur. Tedbirin ihlali halinde, fiil başka bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve ağırlığına göre hâkim kararıyla şiddet uygulayana üç günden on güne kadar zorlama hapsi uygulanacaktır. Yine ihlalin her tekrarında on beş günden otuz güne kadar zorlama hapsi uygulanabilecektir. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemeyecektir. Bir insan hakkı ihlali olan şiddetin önlenmesi düşüncesiyle yürürlüğe konulan 6284 sayılı Kanun’da, özellikle tedbir kararlarının verilmesi, uygulanması ve aykırılık halinde yaptırım uygulanması gibi konularda belirsizlik ve eksiklikler mevcuttur. 

Konunun bütünüyle incelenmesiyle görüldüğü üzere, eksikliklerine ve aksaklıklarına rağmen , Kanun ve Yönetmelikler ile getirilen ayrıntılı hükümler ne denli mükemmel olursa olsun, bunların amacına uygun ve layıkıyla uygulanması da önem taşımaktadır. Şiddet olgusunun önlenmesi amacı ve şiddete karşı korunmanın insan varlığı için anlamı, uygulayıcılar için ne kadar yeterli kavranırsa, uygulamada da o doğrultuda olumlu sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Elbette konu sadece uygulayıcıların insafıyla sınırlı şekilde değerlendirilmemelidir, bu noktada toplum bilincinin ve eğitiminin gelişmişlik düzeyi de etkendir. Bu sebeple şiddete karşı mücadele konusunda, toplumumuzun her kesimine yönelik eğitim sağlanması ve bunun takibi hayati önem taşımaktadır.