Al yazmalım filminde Asya’nın dudaklarından döküldüğü gibi sevgi neydi? Sevgi gerçekten emek miydi?

Belki de o yıllarda büyük bir çoğunluk bu soruya rahatlıkla evet diye bilirdi. Peki ne değişti o günlerden günümüze? Emek hala bir ilişkide olması gereken en önemli unsur mu? Sadece emek vererek bir ilişkiyi ayakta tutabilir misiniz? Ya da emek vermediğin bir ilişki ne kadar süre devam edebilir? Günümüzde çiftlerin bir ilişkiden beklentileri neler?
Tabii ki bu soruları bir anda cevaplamak pek de kolay olmasa gerek. Peki günümüzde birçok olguyu etkileyen sosyal medya insan ilişkilerini de etkilemiyor mu? Pek çoğumuz kendimi takipçilerime nasıl en güzel, en mutlu, en kaliteli, en çok eğlenen, en çok gezen vs. gösterebilirim derdine düşmüşken sevgililer gününde de en çok sevilen benim bak bu da ispatı dercesine aldığımız hediyeleri çiçekleri çikolataları vs. paylaşmıyor muyuz? Henüz senin bana verdiğin en güzel hediye; mutlu ve huzurlu ailemiz, çocuklarımız, bana olan sevgin ve yahut bana duyduğun saygı diyeni duymadım.

Sanırım insanlar artık kendi gördükleri veya hissettikleri duygulardan daha çok başkalarına da gösterebildikleri objeleri tercih etmeye başladı. Herkesin her şeye çok hızlı erişebildiği, alternatiflerin gün geçtikçe arttığı, Aşk, sevgi, emek, iyi niyet gibi soyut kavramların yerini ev, araba, pahalı hediyeler, pahalı kıyafetler gibi somut kavramlara bıraktığı bu çağda korkarım hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!

Kaybetmekten korkmadığın birini tam olarak sevmemişsindir. Belki de gelip geçici kullanım süresi olan eşyaları o kadar çok sevip o kadar çok kaybetmekten korktuk ki bir insanı sevmek hiç aklımıza gelmedi... Eşyaları kullanın insanları sevin. Tersini yapmak size mutluluk vermeyecektir.

Sevgililer gününüz kutlu olsun.