Akdeniz Belediyesi tarafından, kadınların yaşamına dokunan mikro kredi projesi ve kadınlara meslek ve beceri kazandırılmasına yönelik hizmetlerin tanıtıldığı kısa film gösteriminin ardından konuşma yapan Akdeniz Belediye Başkanı M. Mustafa Gültak, başta kadınların uğradığı şiddet olmak üzere, hayvana, doğaya ve çevreye yönelik her türlü şiddete karşı olduklarını vurguladı; şiddetin insanlık suçu olduğunun altını çizdi. Akdeniz’in; sosyal ve ekonomik anlamda Mersin’in en sorunlu ve geçmişte hizmetler noktasında da en çok ihmal edilen ilçesi olduğuna işaret eden Başkan Gültak, kadınların statüsünü yükseltmek, hayata ve istihdama katmak için hayata geçirilen proje, kampanya ve çalışmaları anlattı.

“Kendi gelirini kazanan kadının aile içindeki gücü de artar”

Akdeniz’de, aynı anda 55 kadının yerleşebileceği bir ‘Kadın Konuk Evi’ kazandıracaklarını da belirten Başkan Gültak, Akdeniz’de 17 mahalle evi olduğuna ve buralarda kadınlara ve gençlere yönelik mesleki ve beceri eğitimleri ve projeler yürütüldüğünü anlattı. Eğitimin; kadına yönelik şiddeti önlemede en önemli kriterlerden biri olduğunun da altını çizen Başkan Gültak, şöyle konuştu; “Bir kadının en büyük sıkıntılarından birisi de bir erkeğin eline bakması, yani ona muhtaç olmasıdır. Neden? Kadının ne eksiği var ki? O nedenle ‘kadınlar üretsinler ve satsınlar’ dedik ve kooperatifleri kurulmasına vesile olduk. Kadın üretsin, ürettiğini satsın, evine harçlığıyla gitsin. Evine para götürsün, ‘ben de bugün para kazandım’ desin. İşte bu nedenle kooperatifçiliğe büyük önem veriyoruz. Gerçekten ortaya güzel işler çıkarıyorlar. Kadın kooperatiflerimize çok teşekkür ediyorum” dedi.

SOYDAN’DAN MERSİN’E NARENCİYE TESİSİ SOYDAN’DAN MERSİN’E NARENCİYE TESİSİ

“Sorun, konuşarak tüketilebilecek bir boyutu çoktan aştı”

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Öğretim Üyesi Dr. Aytül G. Demirci ise sunumunda, konuyla ilgili farkındalık yaratmak üzerine odaklanmak için kavramsal bir çerçeve çizmeye çalışacağını belirterek, “Çünkü bugün, kadına yönelik şiddet başlığı altında birikenlerin, nicelik ve yoğunluğu konuşarak tüketilebilecek bir boyutu çoktan aştı. Normal şartlar altında biz, sosyolojik düzlemde bu konunun analizini rahat görebilirken, artık günümüzde o rahatlığımızı da kaybetmiş durumdayız. Çünkü bütün yakıcılığı ile bunu her gün her birimiz çok fazla hissediyoruz, konu tüm sıcaklığıyla gündemimizde olan bir konu. Üzerine bolca konuşmak, düşünmek, yazmak ve tartışmak zorunda olduğumuz bir konu. O yüzden de her birimizin bildiği ezberleri, üzerinden bir daha geçmemiz gerektiği hepimizin görev alanına giriyor” diye konuştu.

“Umutsuzluğa kapılmamalı, el birliği ile yaralarımızı sarmalıyız”

Avukat Firdevs Gültak ise sunumunda, kadına yönelik şiddetin hukuki sonuçlarını anlattı, kadınların da kendi hukuki haklarını bilmeleri gerektiğini ifade etti. “Ben inanıyorum ki cesaret ve şuurla yetişecek olan gelecek nesiller artacak, çok daha bilinçli, farkındalığı yüksek, özgüvenli, güçlü ve haklarını bilen yeni bir nesil bizi bekliyor olacak” diyen Av. Gültak; “Bugün yaşadığımız, tanık olduğumuz olaylar bizleri umutsuzluğa itmemeli ve biz kadınları asla geri planda bırakmamalı çünkü bu bize yakışmaz. Cinsiyet ayırımı yapmaksızın, şiddeti kınayan ve karşısında duran toplumun her bireyi, bu mücadele yolunda el ele yürümeli, toplumun kanayan yaralarını sarmalı ve şiddetin her türlüsüne karşı durmalıdır” şeklinde konuştu.

“Kadının işgücü dışında kalması en büyük sorunlardan birisi”

Seminerde bir sunum yapan MEÜ Öğretim Üyesi Dr. Erhan Uzunca, kadının iş gücü piyasasında neden yeterince aktif olarak yer almadığının, düşünülmesi gereken en önemli sorunlardan biri olduğunun altını çizdi. “Bunun en temel nedeni, tabi ki toplumsal cinsiyet ayırımı. Dolayısıyla toplumda kadına biçilen roller, kadın ile erkek arasındaki rol farkı, siyaseten, ekonomik olarak, kültürel bakımlardan görülen farklılıklar. Toplumdan topluma bu durumlar tabi değişiyor. Bizim burada toplumsal cinsiyet çerçevesinde işgücü piyasasına kadınların yeterince girememesinin nedenleri, o toplumun kendine ait değer yargılarının olması, kadın ile erkek arasında rol farklılıklarının ortaya çıkması ve sosyo-kültürel bir olgu olarak bunun kabul edilmesi şeklinde karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.

“Kadın; topluma şekil veren en güçlü varlıktır”

Mersin İl Müftüsü Şaban Kondi ise konuşmasında, Akdeniz’de; kadınlara, gençlere ve çocuklara yönelik projeler; toplumun barışı, huzuru ve kardeşleşmesine yönelik özlenen tabloyu gerçekleştirmesinden dolayı Başkan Gültak’a teşekkür etti. İslam’ın, kadına bakışını anlatan Kondi; “Kadın, bir toplumu toplum yapan, topluma şekil veren, toplumu idare eden en güçlü varlıktır. Tarihe bakın; öyle şehirler vardır ki o şehirleri kadınlar kurmuştur. Mesela Mekke… Mekke’yi Hz. Hacer kurmuştur.

İnsanların ve evlerin nereye yerleşeceğini, suyun nerelerden akacağını, insanların nasıl yürümesi gerektiğine dair Mekke sokaklarının şeklini ve yerini belirleyen Hz. Hacer validemizdir. Kadının dokunduğu yerde, nezaket ve zarafet vardır. Medine döneminde, İslam tarihinde, düşünün; cenneti anaların ayağı altına koyan bir dinin mensuplarıyız. Şiddet ile din asla bir araya gelmeyecek iki kavramdır. Nasıl ki oksijen ile hidrojen bir araya gelerek hayatın kaynağı olan suyu oluşturuyor ise, kadın ile erkek de sevgi, saygı, nezaket, empati ile bir araya geldiğinde, bu toplumda hava kadar, su kadar, güneş kadar önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından yoğun ilgi gören seminer, plaket ve çiçek takdimiyle sona erdi.