Siz hiç bir ‘’Aşık ile Maşuk’’ hikayesi dinlediniz mi?

Böyle güzel bir hikaye Yunus Emre’mizin eşsiz dizelerinde şöyle başlar: ‘’ Biz sevdik aşık olduk,  sevildik maşuk olduk…  /   Her dem yeni dirlikte, sizden kim usanası…’’

Bu gün size Maşuk’una aşık bir Ardıç ağacı  ile ‘’Mersin Gençlik Eğitim Kültür Vakfı(MEGEV) ‘’  Aşık’ına maşuk Ardıç kuşunun ‘’ Torosların Çocukları’’ hikayesini anlatacağım…

…Yürürken  Zacharian’ın gözüne yerde duran, üzüm büyüklüğü ve renginde bir şey çarptı. Durdu,  uzandı eline alıp incelemeye başladı.

Bu nedir diye sordu elindekini göstererek?

Yorgan Dede camı oldukça kirlenmiş gözlüğünü  yukarıya kaldırıp gözlerini hafifçe kısarak Zacharian’ın parmaklarının arasındaki şeye baktı ve  “o bir Ardıç ağacı tohumu,” dedi.

Bu kadar irili ufaklı taş toprak arasında gözüme çarptığına göre bir anlamı olmalı. Onu kaldığımız binanın önüne ekmemde bir mahsur var mı dedi Zacharian?..

Benim için hiç mahsuru yok… Ama onu ekersen sadece toprak altındaki hayvancıkları beslemiş olursun, filizlenmez dedi Yorgan dede…

Neden filizlenmesin? Bir tohum değil mi sonuçta?

Doğa sürprizlerle doludur Bay Zacharian dedi Yorgan dede… Elinde tuttuğun tohumu bir ardıç kuşu yutup sindirmez ve midesindeki hidroklorik asit sayesinde açılan tohum kabuklarını dışkı olarak atmazsa o tohum filizlenmez. İşte bu yüzden onu bir ağaca çevirmek istiyorsan, bir de ardıç kuşu yakalamalısın dedi  tok bir kahkaha atarak…

Orhan Bahtiyar’ın “İdeon-Tanrıların Yolu” kitabından yaptığım bu alıntı ile anlatmak istediğim… Ardıç ağacı tohumunun fidan olup toprağa tutunabilmesi, yaz kış dökülmeyen yapraklarıyla  bir ağaca dönüşebilmesi için maşukuna ‘’ Ardıç kuşlarına…’’

Ardıç kuşlarının da beslenip hayatta kalabilmesi sığınak olarak yaprakları arasında yaşayabilmesi için  aşıkına‘’ Ardıç ağacına ‘’ ihtiyaç duyar.

 Bu bir nevi Ardıç kuşu ile Ardıç ağacının ancak birlikte var olabilme  mücadelesidir. Bir tutku derecesinde birbirinin varlığına ihtiyaç duyabilme gerçeğidir.

Anlatmak istediğim  salt Ardıç ağacı veya Ardıç kuşu değil elbette…

Bunlardan yola çıkarak anlatmak istediğim Toroslar/Mersin insanları olarak hangi ideolojiye hangi mezhep ve meşrep veya hangi dünya görüşüne sahip olursak olalım ‘’Toroslar/Mersin/Türkiye’’ ortak paydasında  Ardıç ağacını hep var edecek Ardıç kuşlarını, Ardıç kuşlarına hep sığınak olacak  Ardıç ağacını var etmemiz  gerçeğidir.

Bunun için farklı özelliklerimizi yansıtan tüm bu hasletlerimizden azade Toroslarımız Mersin’imiz için geleceği konuşabilmek Türkiye için geleceğe koşabilmek gerekiyor.

 ‘’ Geleceğe koşabilmek ise ancak geleceği konuşabilmekle mümkün olabiliyor. ’’ 

Geleceği konuşurken şunun bilinmesi önemlidir. Geleceğe konuşurken arada dikiz aynasını kontrol edebilmek, geçmişi gözlemlemek  geçmişi ıskalamamak gerekiyor.

Geçmişte Toroslar özelinde  Mersin için ne eksik yapıldı veya yapılamadı bunu konuşmak tüm bunları konuşurken gelecekle ilgili neler yapılabilirliği harmanlamak gerekiyor.

Buradan şuna gelmek istiyorum.

Bugün Torosların çocuklarına ahde vefa sunabilmek onları özellikle fakir aile çocuklarını okutabilmek onlardan sadece Toroslara veya Mersin’e değil Türkiye’ye fikir sunacak ülke gelecek ve gerçeğine katma değer üretecek insanlar yetiştirmek gerçekten bir misyon işi olduğunu idrak etmek gerekiyor.

Veya ticarette, siyasette, bürokraside ehil ve ahlaklı insanlar hayal etmek bunu realize etmek, bunun gerçek bir vizyon işi olduğunu ikrar etmek gerekiyor.

Bu gün tüm bunlar bir hayal gibi görünse de  aslında her şey bir hayal ürünü değil midir?

 Sıkça kullandığım klişe bir sloganım vardır. ‘’Başarıların sınırını, hayallerin sınırı belirler.’’

Ve her şey hayal etmekle başlar. Bu gün cismani varlık penceresinden evreni kontrol eden her şey aslında bir hayal ürünü olarak başlamıştır. Zira hayallerin son kullanma tarihi olmadığı gibi bir raf ömrü de yoktur.  Ve insanoğlu ancak hayal kurduğu sürece kendini, çevresini ve dünyayı değiştirebilir.

Bunun içindir ki çocuklarımızı geleceğe hazırlamamız, Torosların, Mersin’in  hatta Türkiye’nin geleceğine cüret eden , özgüveni yüksek, kendinden emin, basiret ve feraset sahibi dünü bugünü ve yarınları iyi kavrayıp idrak edebilen Ardıç kuşları hayal etmemiz, hayalden öte  ete kemiğe büründürmemiz gerekiyor. 

Çocuklarımızı sadece  Toroslar için Mersin için değil büyük, müreffeh ve güçlü Türkiye için geleceği çevreleyip çerçeveleyecek alanlara kodlamamız yarınlara cüret edecek  ‘’ Ardıç kuşları’’ yetiştirmemiz Toroslarımızdan başlamak üzere önce elimizdeki Ardıç kuşlarına sahip çıkmamız gerekiyor.

Tıpkı Ardıç ağacı MEGEV’in  Ardıç kuşları: ‘’ Torosların çocuklarına sözümüz var’’ sloganında olduğu gibi…

Başarılar diliyorum.