“Bu gün günlerden Toroslar’dan Yörük Hasan” mottosuyla 3 Ocak Mersin’in kurtuluş gününe özel yazdığım ve yarışmada dereceye girip mansiyon ödülü kazanan ancak bazı sorunlar nedeniyle ertelemek zorunda kaldığım şiirimi siz dostlarla paylaşmak istiyorum. 

         

TOROSLAR’DAN YÖRÜK HASAN

Bir sessizlik,  anlamsız homurdanmalar, ağlamaklı bir uğultu…

Bıçak açmıyor kimsenin ağzını, sanki yer çöktü,  gök yarıldı.

Sordum yanımdan geçen ağlamaklı birine, ne bu figan, nedir bu kasvet?

Dedi ki; Mersin’e Fransızlar girdi;  bu topraklar artık istiklale hasret!

Kimsin sen! Değil misin Türkistan’da Oğuz’un, Söğüt’te Kayı’nın torunu?

Hani  “ KIZIL ELMA ” diyordun, unuttun mu geçmişini, soyunu?

Hey hat!  Sen Süleyman Şah’tan, Ertuğrul Gazi’den almadın mı şanını!

Sırpsındığı’nda şehit düşen ecdadın, Murat Hüdavendigar bekliyor o mübarek kanını!

Çıktı biri, adı Toroslar’ dan Yörük Hasan’mış;   üstelik daha yaşı  on yedi…

Çakır gözlerinde gördüm;  vatan  onun için şehitlik  seccadesi…

İşte o gün;  günlerden Cuma’ydı, mevsimlerden kış, aylardan ise 3  Ocak!

Çoktan verildi müjde,  zaferiniz tıpkı Mohaç  gibi;  Malazgirt gibi olacak!

Unutma!  Mohaç’ta Kanuni’sin sen,  Malazgirt’te Alparslan!

Çanakkale’de Mustafa Kemal;  Mersin’de Yörük Hasan!

Kurtarmazsan eğer  Mersin’i;  postalı kirli  Fransız’dan!

Hakkımı helal etmem demedi mi sana;  yaşlı baban Topal Osman?

Haykırdı Yörük Hasan;  pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!

Yeter artık dedi bu izmihlal; Mersin’im  Fransız’dan kurtulsun!

O gün atıldı Ahmet’ler, Mehmet’ler,Hasan’lar,  Fransız’a dolu dizgin!

Son koşusuydu  bu Yörük Hasan’ın, vedası asırlarca konuşulsun! 

O gün Hasan,  Çin sarayında Kürşad oldu;  Uhut’ta Haydar-ı kerrar!

Bir elinde kör bir kama;  diğer elinde heybetli zülfükar… 

Düşman mavzeri aldı Hasan’ı;  kana bulanmış mintanı üzerine yağdıysa da biraz kar!

O gün azat oldu bu topraklar; işte o gün  Hasan’sız  kaldı  kara gözlü, beyaz tenli  yar!                                           

Bir tebessüm ile eğildi melekler;  kondurdular buseyi Yörük Hasan’ın yanağına…

Çekti Anadolu,  tıpkı Mehmet’ler gibi Yörük Hasan’ı da o asil kucağına…

Şahika ya yükseldi o gün Yörük Hasan,  cedlerini gördü olabildiğince yakından… 

Şimşek gibi  geçti sırattan, dörtnala cennet  kapısından!

Sırtlanlar çok yaşamaz Yörük Hasan!  Uzun sürmez bu akbabalık...

Her fecr’in ardına saklanıyor görünse de,  kasvet yüklü bir karanlık.

Artık ağardı fecr, doğdu güneş; dağıldı kasvet, kalmadı toz duman;  

Kurtuldu 3 Ocak’ta Mersin;  gözün arkada kalmasın Toroslar’dan Yörük Hasan!

                                                                                                       

Tıpkı o günlerde olduğu gibi bu günde bu topraklar uğruna şehit düşen tüm vatan evlatları anısına ithafen…