Bir özdeyiş vardır: “Devlet yönetmek öngörebilmektir.”

Dolayısıyla devlet yönetmek, “liderliğe” ihtiyaç duyar.

Liderlik ise “donanım” gerektirir.

Donanım,  “bilgiye, tecrübeye ve cesarete” muhtaçtır.

Ancak bu niteliklere sahip olduğunuz ölçüde öngörünüz gelişir.

Salgınlar,  ne bir anda gelişip son bulan fırtına veya sele benzer, nede kıyıları vuran tsunami misali kısa bir süre etki gösterip kendiliğinden eski haline döner.

Salgın eğer bir pandemiyse, konjonktürel bir nitelik kazanır ve tüm dünyayı etkiler. Sadece bir yıl veya çok daha uzun süre devam edebilir.

Dedim ya liderlik geleceği öngörebilmekle mümkündür. Lider öngörünüzle eskiyi iyi tarif etmezseniz yeni ve gelecekle ile ilgili ne kadar büyük laflar ettiğinizin bir karşılığı yok.

Elimizde olmadan dünya tarihi ve zaman aldığımız nefesin hesabını yaparken olanı biteni elinde kalem iyisiyle kötüsüyle yazmaya devam ediyor, su misali her şey akıp gidiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’da sık sık tekrarlıyor: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”

Doğru…  Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Neo-liberalizm…  Amerikan hegemonyası… Küreselleşme… Toplumsal yapılar… Aile…

Sil baştan her şey değişecek. Bu içi boşalan kavramların hepsi sorgulanacak.

Türkiye için bu pandemi çok büyük etkiler büyük değişimler yaratmasa da önemli etkileri olacağı kesin… Ancak dünya için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Neden mi?  Zaten Türkiye uzun zamandan beridir koronavirüs salgını benzer bir tehlikeyi mikrobik olmasa da zaten gerek küresel ekonomi ve gerekse terör pandemileri üzerinden uzun zamandır yaşıyor zaten. Ülke olarak biz zaten Nietzsche’nin; “Öldürmeyen şey, güçlendirir!”  ifadesiyle öyle şeyler yaşadık ki bu rüzgardan asla fazla savrulmayacağımız gibi bunu fırsata dönüştürüp birçok alanda kendimizi geliştireceğimiz neredeyse ortada gibi görünüyor.

Dolayısıyla bizim sadece geçmişi, yaşadıklarımızı iyi tanımlayıp, geleceğe dönük gerçekçi okumalara pragmatikçi pratiklere ihtiyacımız var.

Ayrıca bu viral pandemiyi ben  geleceğe dönük değişimlerin membası değil neticelerinden biri olarak algılıyorum.

Çünkü evren uzun yıllar öyle bir girdabın içindeydi ki zalimin mazlumu ezdiği, gücü yetenin güçsüzü sömürdüğü bir zemine oturmuştu.

Ve bu viral kriz ile süper gücüm diye dünyaya kafa tutan güçlerin ne kadar aciz ve ne kadar hazırlıksız olduklarını, kaybettikleri insan rezervi ile gösterdi.

Küresel düzenin kanını emen  ABD ve ekürisi AB, kendi iç hesaplaşmalarıyla öyle bir duruma geldi ki artık birbirlerinin maske ve solunum cihazlarını gasp eder hale geldi.

Gelecek batıdan doğuya kayıyor. Batı düzeni sarsılıyor. Hem küresel düzenin ekmeğini yiyip hem de işine gelmediği zaman şikayet eden yeri geldiğinde güçsüz devletleri tehdit eden ABD’nin, yeni dünya düzenindeki hegemonyası artık çatırdıyor. Bunu öngörebilmek için müneccim olmak gerekmiyor.

1945 sonrası ikinci dünya savaşıyla hegemonyasını kesin olarak ilan eden ABD’nin, bugün artık pis kokular yaydığı oturduğu koltuğundan,  liderlik tahtından kaldırılması gerektiği sorgulanıyor.

Artık tamda burada yeni düzeni kurgulayacak lider öngörüsüyle geleceği planlamak için ufukları işaret edecek bir lider ekolüne ihtiyaç duyuyor yeni dünya düzeni…

Türkiye bu yönüyle şanslı bir ülke… Yaklaşık 18 yıldır rüştünü ispat etmiş öngörüsü yüksek bir lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile savunma sanayi ve ancak tüm eleştirilere rağmen bu süreçte farkına varabildiğimiz sağlık alanında ki potansiyelimizde olduğu gibi kendi ülke sınırlarını aşarken başka ülkelere maske, solunum cihazı ve dezenfektan yardımı yaparak bir çok alanda kendini ispatlarken önemli bir liderlik sergilediğini görüyoruz.

Şimdiden söyleyebilirim ki geçmişi bugünü tüm yaşananlarıyla kimler iyi tecrübe edip geleceği en erken ve en iyi kavrayabilirse ufukların ve geleceğin efendileri onlar olacak.

Hülasa Türkiye,  Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde bunu sağlık alt yatırımları başta birçok alanda test etti zaten. Dolayısıyla  bu küresel düzen ikliminde lider ülke potansiyeli ile  arzuladığımız gelecekteki yerini mutlaka  alacak!..

“Liderlik; öngörebilmektir!”  dedik ya, mevcut ülke koşulları düşünüldüğünde buda ancak yine Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde olabilir.