Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, "Devlet olma güçlü bir kültür gerektirir. Medeniyetlerin doğuşu da güçlü devletlere bağlıdır. Bir kültür güçlü bir medeniyete dönüşecek olursa altında güçlü devlet aramanız gerekir. Türklerin en önemli özelliklerinden birisi kültürün bu uç noktasına sahip olmasıdır” dedi.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iş birliğiyle 19-20 Kasım’da “Türkiye’nin Modernleşme Süreci ve Mekteb-i Mülkiye Sempozyumu” düzenlendi.

Sempozyumun açılışı, Eski Bakanlardan Vecdi Gönül, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdülkadir Gürer, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik ve çok sayıda akademisyen ve davetlinin katılımıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi Prof. Dr. Aziz Köklü salonunda gerçekleştirildi.

Etkinliğin açış konuşmasını gerçekleştiren Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, devletin odağında, merkezinde olabilecek bir müessesenin anılmasına vesile olan sempozyuma destek vermekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türklerde devlet kavramına verilen değere ve devleti yaşatan kurumların önemine değinen Turan, “Devlet insanların yakaladığı en yüce değer. Değerler üstü bir değer. Çünkü devlet olağanüstü taleplerden doğmuş bir teşekkül” dedi. Bütün devletlerin kökenine bakıldığında insan hayatının devamı, güvenlik, adalet arzusu, mutluluk ve refah gibi arzuların bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Turan, “Yer yüzünde 7,5 milyar civarında insan kitlesi var, fakat geleneksel güçlü devlet kurumuna sahip kültürler azdır. Devlet olma güçlü bir kültür gerektirir. Medeniyetlerin doğuşu da güçlü devletlere bağlıdır. Bir kültür güçlü bir medeniyete dönüşecek olursa altında güçlü devlet aramanız gerekir. Türklerin en önemli özelliklerinden birisi kültürün bu uç noktasına sahip olmasıdır” şeklinde konuştu.

Türklerin 2300 yıllık bir devlet geleneğine sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turan, Atatürk’ün de bu noktadan hareketle Cumhuriyeti inşa ederken Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulmasının yanı sıra Mekteb-i Mülkiyenin Ankara’ya taşınması gibi hamlelerde bulunduğunu belirtti. Bu faaliyetlerin Atatürk’ün köklere verdiği önemi gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Turan, “Eğer bir müessese güçlü olacaksa köklü olmalıdır. Atatürk’ün Türk Tarih teziyle işaret ettiği fikir, köklü olma hususiyetidir. Bu çerçevede yeni bir okul kurmak yerine bu köklü müessesi Ankara’ya taşıması, bunu ortaya koyar” dedi. Mülkiyenin 160 yılı dolu dolu yaşayan bir müessese olmasının takdire şayan olduğunu belirten Prof. Dr. Turan, Mülkiye’nin 160 yıllık tarihinin Türkiye Cumhuriyeti açısından eşsiz önemde olduğunu sözlerine ekledi.

Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdülkadir Gürer de Osmanlı Devleti’nde başlayan modernleşme hareketinin en önemli adımlarından birisinin Mektebi Mülkiyenin kuruluşu olduğunu belirtti. Bürokrasinin sağlam temellere oturtulabilmesi için bir meslek okulu olarak kurulan mektebin, 1936 yılında Ankara’ya taşındığını anımsatan Gürer, kuruluşundan bu yana sayısız bürokrat, vali, kaymakam, diplomat, gazeteci, siyaset ve bilim insanı yetiştiren okulun aynı zamanda büyük yazar ve şairleri de bünyesinden çıkardığını belirtti. Prof. Dr. Gürer, 160 yıllık tarihinde çok sayıda siyasi ve sosyal gelişmeye tanıklık eden mektebin, Türkiye Cumhuriyeti’nin entelektüel ve siyasi evrimine ve birikimine katkı verdiğini de sözlerine ekledi.

Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik ise bu sene 160. yılını kutlayan mektebin Türkiye’de uzun bir tarihe sahip olan ender eğitim kurumlarından birisi olduğunu belirttiği konuşmasında, Mekteb-i Mülkiye tarihinin Türkiye’nin modernleşme tarihi olduğunu ifade etti. 160 yıllık tarihi boyunca çok önemli mezunlar veren, önemli hocalara ev sahipliği yapan okulun diplomasiye, hariciyeye verdiği katkıların yanı sıra akademiye de katkılar sağladığını belirten Çelik, okulun bazı kürsülerinin Türkiye’de kurucu kürsü niteliğinde olduğuna vurgu yaptı. Okulun 160 yıllık birikiminin ifade edilmesine vesile olacak sempozyumu oldukça önemsediklerini belirten Çelik, Siyasal Bilgiler Fakültesinin bundan sonrada üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğini belirtti.

Kuruluşunun 160. yıl dönümünde Mekteb-i Mülkiyenin Türk modernleşmesinde ve Türk akademisinin gelişmesindeki rolünün ele alındığı sempozyum, Prof. Dr. Zafer Toprak’ın “Mülkiye ve Türkiye’de Sosyal ve Beşeri Bilimlerin Evrimi” başlıklı çerçeve bildirisiyle devam etti.

Mülkiye’nin yetiştirdiği diplomat, bürokrat ve akademisyen portrelerinin konuşulduğu sempozyumda, günümüzde Siyasal Bilgiler Fakültesi adıyla faaliyetlerini sürdüren Kurumun Türkiye’de iktisat, uluslararası ilişkiler, maliye gibi alanların akademik ve kurumsal gelişimindeki rolünü aydınlatan bildiriler de sunuldu.