MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan’ın hayatı ‘Bi İnsan’ YouTube kanalı tarafından belgelendi. Kızıltan, ‘İşin içinde sevgi var’ başlıklı kısa belgesel niteliği taşıyan videoda; aile yapısından ve gençlik yıllarından bahsetti. Ticarete nasıl atıldığı, hobileri ve eğitim yıllarında yaşadığı anıları hakkında sorulan sorulara içtenlikle cevap veren Kızıltan, MTSO Başkanı olma yolundaki sürecinden bahsetti. Başkan Kızıltan, bir dönem Türkiye’nin her bölgesine ulaşan ve Mersin’in en köklü firmalarından birisi olan SUMAS Makine Sanayi Şirketi hakkında da bilgiler aktardı.

AİLEM ATATÜRK SEVDALISI BİR AİLE YAPISINA SAHİP

Anne ve babasının öğretmen olduğunu aktaran ve Atatürk sevdalısı bir aileye sahip olduğunu dile getiren Kızıltan şunları konuştu; “1957 yılında Mersin’in Gözne yaylasında dünyaya geldim. Annem ve babam öğretmendir. Annem kız enstitüsü öğretmeni, babam da teknik öğretmendir. Tabi biz hayata olan bakışımızı yaşam şeklimizi ülke sevgisini ‘Atatürk’ sevgisini hep babamız ve annemizden aldık. Allah rahmet eylesin ikisi de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü görmüş insanlardı” dedi.

GÜLTAK: “1 NİSAN’DA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDECEĞİZ” GÜLTAK: “1 NİSAN’DA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDECEĞİZ”

ANNEM ATATÜRK’ÜN PARMAK İZİNİ YILLARCA SAKLADI

Annesinin Atatürk ile karşılaşma anını anlatan Kızıltan; “Annem Adana Kız Enstitüsünde öğrenciymiş. Atatürk gelmiş ziyarete, tabi orada herkes el işi yapıyor. Annemde böyle beyaz bir bez üzerine bir işleme yapıyormuş. Atatürk yanına gelmiş bakmış bezi eline almış. Sonraları annem, tabii biz büyümeye başlayınca sandığını açtı. Beyaz bir işleme gösterdi. Onun üzerinde siyah bir leke vardı. Annem ‘Çocuklar bu ne biliyor musunuz?’ dedi. ‘Bu nedir’ dedik ve şu cevabı aldık; ‘Atatürk’ün elinin izi. Atatürk okula geldi, ver kızım bakayım ne yapıyorsun dedi. Onu eline aldı’ dedi. Herhalde Atatürk’ün birçok yere eli değince tozlanmış elinin lekesi çıkmış, annem onu yıllarca sandıkta saklamış. Zaman zaman çıkartıp bize gösterirdi” dedi.

MÜTHİŞ YEMEK YAPAR, ÇOK İYİ KAHVALTI HAZIRLARIM

Çok iyi yemek yaptığını ve gençlik yıllarını anlatan Kızıltan, “Gerçekten biz gençliğimizde o kadar güzel günler geçirdik ki, Türkiye’de çok medeni modern bir yaşam vardı. Özellikle Mersin harika bir şehirdi. Her mahallenin bir orkestrası vardı. Düğünlerde, özel günlerde; Mersin’in mahalle orkestraları gelip müzik yaparlardı. Müthiş yemek yaparım. Tabi üniversite öğrenciliğim döneminde pekiştirdim bu yemek yapmayı, ama nerden öğrendin diyeceksin. Ben izlemeyi çok severim. Annemi sürekli izlerdim yemek yaparken. Sonra üniversiteye başlayınca bir gün yemek yapalım dedik. Bir baktım kendime annemin yaptığı şekilde ben de yemek yapıyorum. Kendi kendime dedim ki; annemi izleyerek bu yemek yapma işini benimsemişim. Tabi bir de bu bir yetenektir. Evde özellikle Pazar günleri kahvaltı hazırlamayı çok severim. Pazar günleri özel bir gündür bizim için. Eşim ve çocuklar evdeyse, misafirlerimiz de varsa herkes merakla benim hazırlayacağım kahvaltıyı bekler. Tabi ev işlerine de olabildiğince yardımcı olmaya çalışıyorum, ama pek te yardımcı olamıyorum. Biraz ev işleri ile ilgili sıkıntım var sanırım”

EŞİMLE SIRT SIRTA VERDİK

Kızıltan şöyle devam etti; “Şimdi eşime sorsanız o derki ‘eve pek gelmez’ gibi şeyler söyleyecektir. Ama aklım tabi hep evde kalıyor. Benim eşim de öğretmendi, yıllarca öğretmenlik yaptı. Her gün sabah 06.30’da evden benden önce çıktı. Ben onu hep uğurladım, ona çok fedakârlık yaptım, o da bana çok fedakârlık yaptı. Yani sırt sırta verdik. İkimiz karşılıklı anlayışla yaşadık. Zaten evlilikte en önemli şey uzlaşma ve empati yapmaktır.

Çocukluğumda gençliğimde çok iyi resim yapardım. Eve bir misafir geldiğinde, babalar tabi çocuklarının yetenekleriyle övünür. Babam da derdi ki; işte bak benim oğlan çok iyi resim yapar. Anneme derdi ki ‘Fatma çağır Ayhan bir gelsin, amcasının resmini çizsin’ derdi. Müziğe karşı da çok ilgim vardı. Hep baterist olmak istedim, bateri çalmak istedim. Ona da fırsat bulamadık. Çok ta iyi futbolcuydum. Babam önceleri kızardı. Oğlum futbolu ne yapacaksın bırak futbolu derslerine çalış. Orada da ilerletmedik” şeklinde konuştu.

BABAM HEMEN OLUR VERMEZDİ

Kendisine yöneltilen ‘Hayatınızdaki en önemli anınızdan bahsedebilir misiniz?’ sorusunu yanıtlayan Kızıltan “Hayatımdaki en önemli anım babamı eşimi istemeye gitmeye ikna etmektir. Eşim Edirneli, babamın da biraz neye ne tepki vereceğini kestiremezdik. Önceden tabi kendimiz hüküm veriyorduk; babamız bunu istemez Edirne çok uzak bir yer. Günlerce annemi babama söylemesi için ikna etmeye çalıştım. Annem de söyleyemedi. En sonunda; ‘Refik Bey oğlan seninle bir şey konuşmak istiyor’ dedi. Beni odaya itekleyip kapıyı kapattı ve kendisi dışarıya çıktı. ‘Söyle oğlum, hayırdır’ dedi. Baba dedim evlenmek istiyorum. ‘Kimle oğlum var mı birisi? dedi. Var dedim birisi, ‘kim’ dedi. Bende anlattım Edirne’de yaşadığını söyledim. ‘Edirne mi üf çok uzak’ dedi. ‘Taa Edirne’den kız mı istenir oğlum’ dedi. Sonra durdu, annemi çağırdı. Annem geldi; ‘Bu oğlan evleneceğim diyor, kızı da bulmuş Edirne’deymiş’ dedi. ‘Bayram arifesinde atlayalım gidelim isteyelim kızı’ deyince o benim hayatım da ki en önemli andır. Ben hiç babamın böyle hemen olur diyeceğini düşünmemiştim, dünyalar benim olmuştu” şeklinde konuşarak mutluluğunu paylaştı.

KADRİ ŞAMAN BENİ MTSO İLE TANIŞTIRDI

MTSO başkanı olma yolundaki sürecinden bahseden Kızıltan, “Tabi MTSO ile bizim tanışmamız çok eskilere dayanır. Bizim rahmetli Kadri Şaman, o da bizimle aynı, sanayicidir. Şaman ailesi de Mersin’de sanayiyi bizim aile gibi ilk başlatan ailelerdendir. Kadir abi bir gün beni aradı. Tabi biz aile dostuyuz, baba dostuyuz. Kadri Şaman benim abilerimin yakın arkadaşıydı. Bana bir gün; ‘Ayhan seni ben listeye yazıyorum’ dedi. Ne listesi abi dedim. ‘Benim komiteye yazıyorum seninle beraber meclise gireceğiz’ dedi. Olur yaz dedim, Öyle meclise girdik. İlk dönem fazla bir şey yapmadım. Bir etkinliğimiz falan olmadı. Sonra Kadri Şaman rahmetli oldu. Beni kendi yedeğine yazmış. Yani ben bilmiyordum tabi bunu. O rahmetli olunca onun yerine yönetime ben girdim, tabii benim için çok acı tesadüf oldu. Bana dediler ki ‘yedektesin’. Ya durun dedim adam daha yeni ölmüş bunları mı düşünüyorsunuz diye. Yarım dönem Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Ondan sonraki seçimler de tam dönem Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Teveccüh gösterdi arkadaşlarımızın çoğu ve neticede başkan olarak seçildik. Mersin’i bir araya getirip, tek yumruk yapıp, Mersin’in gücünü ortaya çıkarabilir miyiz? Oda başkanlığına aday olmamdaki amacım buydu. Bu süreçte kısmen yerine getirdiğimize inanıyorum. İşte Mersin’deki tüm sivil örgütlerinin bir arada olmaları, yani bunları biz başardığımıza inanıyorum. Mersin’de şu an da ki tüm kurumların başındaki insanların iyi niyetiyle ve samimiyetiyle başardığımıza inanıyorum. Bu da Mersin’i daha ileriye götürecektir.

Benim sihirli sözcüğüm; kavga yok, dedikodu yok. Yani bu iki şey benim sihirli sözcüğümdür. Zaman zaman bana kızarlar. ‘Sen çok sakinsin. Sana kızana bağırana küfür edene bile sen kızmıyorsun. Bu seni zayıf gösteriyor’ diyorlar. Hayır diyorum benim en güçlü yanım budur. Bana kızan insana ben de kızdığım zaman ne olacak? Biz kavga edeceğiz ve bir daha bir araya gelmemiz mümkün olmayacak” dedi.

Son olarak ‘Bi İnsan’ YouTube kanalı hakkındaki görüşlerini dile getiren Kızıltan, “Bir insan deyip geçmeyelim. Bi İnsan YouTube kanalı bir insanı çıkartarak, binlerce, on binlerce, yüz binlerce insana mesaj verebilir. O mesajda belki yüzlerce insanın başarıya ulaşmasını sağlayabilir. Ben sizi kutluyorum üstün başarılar diliyorum” ifadelerine yer verdi.