Zihin kodları vaftiz edilmiş bir akıl; başkasının kölesidir.

‘’ Beşinci kol’’, siyasal literatürde düşmanla yapılan işbirliği ile devleti içten çökerterek yönetsel işleyişte zafiyet yaratıp bu alanda kendi varlığını idame ettirmeyi amaçlayan örgüt veya gruplara verilen addır.

Bu gün kurgusu veya planlaması dışarıda yapılıp realize edilmesi örgüt veya gruplar eliyle içeride gerçekleştirilmeye çalışılan her türlü kalkışma birer beşinci kol faliyetidir.

Nasıl diyelim bir nevi ‘’bu milletin kalbine başkalarının yayından savrulan ok’’ olmak gibi bir şeyi…

Veya ‘’bizim derenin taşıyla bizim derenin kuşlarını vurmak’’ gibi bir şeyi amaçlar  bu  beşinci kol çabaları…

Son iki yıldır gerek ülke içinde gerekse uluslararası alanda hissettiğimiz bazı dönüşüm ve değişimler  önümüzdeki yıllarda gerek ülkesel gerekse konjonktürel ölçek zemininin olağandışı bir çok şeye gebe olduğuna işaret ediyor.

Örneğin, son zamanlarda Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı iç ve dış tehditler, FETÖ veya muadili  beşinci kol menşeili belli gurupların  24  Haziran 2023'e dönük siyasal mühendislik  planlamaları,  bunun bir örneği…

Hatırlayalım…

Yaşadığımız 15 Temmuz 2016 şartları; ülkenin geleceğine yönelik ‘’ riskleri paratonerize ederek’’ tehlikeyi uzaklaştırmak adına AK Parti ile MHP arasında ki "ittifak ilişkisini" bir ihtiyaçtan öte zorunluluk haline getirmişti.

Yerli ve milli tüm unsurlara açık bu işbirliğini bundan sonrada dikkatlice değerlendirmek gerekiyor.

Yerli ve milli demişken...

Bu sadece önceliği Türkiye olan, farklı hesap ve çıkarlar adına devşirilmemiş, Anadolu değerleri, inanç çizgisi sağlam, aynı mefkurenin yolcusu olma istikametinde   "Tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak" ilkesini içselleştirmiş sözde değil özde çaba içindeki herkesten söz ediyoruz.

Kısacası ötekileştirici ve dışlayıcı değil tam tersi kucaklayıcı ve kapsayıcı bir yaklaşım bu…

15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra AK Parti ve MHP’nin bu  birlikteliğinin ne anlama geldiğini neyi hedeflediklerini anlayıp algılayamayanlar oldu.

Geçmişte ittifak konusunun gündeme geldiği andan itibaren, aceleci yorum yapanlar, MHP'nin, AK Parti'ye stepne olduğunu iddia edenler, hatta milliyetçi dokunun  AK Parti bünyesine eklemleneceğini savunanlar oldu.

Bu  bir vizyon veya beka birlikteliğine  kaygılı yaklaşanlar oldu.

Ancak bunun böyle olmadığı zaman içinde yaşanarak görüldü. Tam tersi MHP kurumsal kimliği ile 2019 yerel seçimlerinden AK Parti’nin tersine güçlenerek çıktı.

Bu birlikte yürüyüş siyaset zemini ve ülke idealinde; saygıyı, anlayışı vizyonel  değerleri, birlikte nasıl tunç olunur menkıbesini ön plana çıkardı.

Dolayısıyla öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı  "Milli İttifak"  tanımı ile, MHP lideri Devlet Bahçeli ile aynı mefkure ülküsü  birçok tuzağı yerle yeksan etti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişi sağlayan Anayasa reformundan bu yana MHP’yi, iyi analiz etmek, özellikle Sayın Devlet Bahçeli'nin uzak görüşlü ve feraset sahibi kişiliği ile kriz veya  kaos yaşanmaksızın yeni sisteme  entegre  çabasını da doğru etüt etmek gerekiyor.

 Gerek 300’ün altına inen terör temizliği gerek halkın doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanını merkeze alan kamu yönetimi reformu, gerekse önceliği beka olan "devlet, ebed müddet devlet" ikliminde yetişenlerin; 24 Haziran 2023’e giderken bu ülkeye yaşatılmaya çalışanları daha sağlam zeminde yeni güncellemelerle yeniden değerlendirme yapması gerekiyor.

Bu gün, ‘’ opörtünizm’’ algısıyla siyaseten kısa vadeli  fırsatçılık peşinde olanlar, kerameti kendinden menkul eski düzeni  ve güçlendirilmiş parlementer sistem adı altında yeniden realize edilmesini savunurken; devletin uzun vadeli bekasını düşünenler, uzun vadeli bakış açısı ile ‘’ büyük dönüşümü ‘’ şekillendirmekten yana tavır almalarını görmek gerekiyor.

Büyük dönüşüme doğru yürüdükçe içeriden ve dışarıdan çelme takarak çökertmeye çalışanlar, yere kapaklanıldığında  üzerine çullanılmak için fırsat kollayan yapıların bu ülkede hala hazır beklediğini  görebilmek gerekiyor.

Beşinci kol faliyetleri salt operasyonel güçle  dış destek alarak  devleti içerden çökertmekle olmaz. Beşinci kol faliyeti aynı zamanda ‘’devleti ve devlet organları değersizleştirilip itibarsızlaştırılarakta’’ gerçekleştirilebilir.

Bunun için devleti yönetmeye aday siyasal partiler ve siyasetçiler konuşurken ne konuştuğunu bilmeli devletin kaymakamına, valisine, emniyet mensuplarına veya hakim ve savcılarına ‘’ militan’’ derken  devlet kurumlarını deformasyona tabi tuttuklarınında farkında olmaları gerekiyor.

Veya ‘’sözde Cumhurbaşkanı’’ derken halkın %52 oyuyla en önemli demokratik enstrümanımız sandığı arkasına alarak seçilmiş cumhurbaşkanını ve cumhurbaşkanlığı makamını; gayri meşru göstermeye çalışmak, dışarıya  ‘’ surda delik’’ açacak önemli bir enstrüman sağlamaktan, bu tehlikeli dilin sırtlan refleksli dış güçlerin amaçlarına hizmet edecek devşirme beşinci kol örgütlerin ‘’ darbe girişimlerinde’’ umutlarının hep taze kalmasına kapı aralayacağının bilinmesi  gerekiyor.