Mersin'de yaşayan Balkan Türkleri tarihin değişik zamanlarında Balkan Yarım Adası'ndan göçüp gelmişlerdir. Başta Bulgaristan Türkleri olmak üzere, Yunanistan ve Eski Yugaslavya'nın her bölgesinden gelenlerle, Arnavutluk'tan da gelenler var. İlk gelenler 93 Harbi olarak bilinen (1877/1878) Türk-Rus Savaşı sonrası, Türk Ordusu ile bu günkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahiline geri çekilenlerdir. Bu dönemde Anadolu topraklarında Devlet arazilerinin bir kısmı tam manasıyle ekilip biçilemiyordu ve Çukurova'nın doğu bölgesinde "Hara Çiftliği" olarak bilinen Mercimek Devlet Çiftliği'ne Bulgaristan'nın "Deliorman, Gerlova, Tozluk, Dobruca ve Rodop" bölgelerinden gelen Türk ailelerin bir kısmına burada tarım işi verilmiştir. Yevmiye ile çalışanlara bir taraftan da barınacak evler yapılmıştır. Daha sonraki zamanlarda bu bölgede Mustafa Beyli Kasaba'sı dahil 30 küsur köye iskan edilmişlerdir. İskan edilen Balkan Türkü'ne, geldikleri Balkanlarda bırakmak zorunda kaldıkları arazilerine karşılık olarak standart ölçülerde arazi verilmiştir. Bu arazilerde canla başla çalışmalarına devam ederken Balkan Türkü, bir taraftan da yeni neslini (çocuklarını) ukutmaya özen göstermiştir. Kalifiye niteliği olan gençler, Devlet öncülüğünde ihtiyaç olan fabrika ve dairelere yerleştirilmiştir.

"Kurtuluş Savaşı" esnasında Mustafa Kemal Paşa, tarafından Doğu Klikya Milli Kuvvetler Komutanlığı'na atanan Osman Tufan Paşa, nın  asıl adı Kemal DOĞAN Paşadır. Üsküp doğumlu bir Balkan Türkü'dür. Eski adı Mağara olan, Adana'nın kuzeyinde bulunan İlçesine Tufanbeyli'ye onun adı verilmiştir. Erzurum'da Mustafa Kemal'in yakın korumalığını üstlenmiştir.

"Fransızların Çukurova ve Ceyhan'ı yanlarına Ermenileri de alarak işgal etmeleri vatanından (Bulgaristan'dan) koparak bu topraklara yerleşen Ahmet Ağa'yı (Boran)ı bir türlü uyutmuyordu. Şumnu Muhacirlerinden olan Sarıbahçeli Ahmet Ağa, yakın dostları Avcı Mehmet (Mercimek köyü) ve Hüsmen Ağa ile görüştükten sonra düşmanla mücadele etmek için civar köylerle bağlantılar kurarak teşkilatlanıp, Fransızlarla mücadeleye başladılar. Tufan Paşa'nın emrinde olarak Milli Kuvvetlere katıldılar. Avcı Mehmet, Ahmet Ağa ve Hüsmeb Ağa 80 kadar mücahitle birlikte ilk teşkilarını oluşturdular. Anavarza civarında bulunan bir Ermeni Çiftliğini kendilerine karargah yaptılar. Düzenli bir şekilde saldırılara devam ettiler. İlk olarak Hamamköy'de Ermenilerle çarpıştılar. Oradan sonra Tumlu'ya iki defa saldırıda bulundular. Fransız ve Ermenilere ağır zaiyatlar verdirdiler. Sarıbahçe ve Mercimek Karakollarını basan Avcı Mehmet Çetesi düşmanın bütün cephanesini de ele geçirdiler. Mercimek'te düşmanı bozguna uğrattılar. Bu bozgun düşmana Çukurova' nın Türk Yurdu olduğunu bir kez daha hatırlattı."( Kuvay'ı Milliye- Yusuf DELİKOCA)

Sarıbahçe Köyü'nden Hasan Efendi adında biri Fransızlarla Adana'da işbirliği içindeydi. Şubat ayında bir akşam köye döndü. Köy sakinlerini yanına toplamış, onlara  Artık Türk devleti yıkıldı. Yerine Fransız Devleti kuruldu. Fransızlar iyi insanlar. Millet çok rahat edecek. Kimse karşı çıkmasın çok güçlüler" diyerek hitap ediyordu. Ahmet Ağa ise buna dayanamadı. Ayağa kalkarak adama müdahale etti. "Sen ne diyorsun hain. Türk milleti esir edilemez. Onların gücü Türk milletine yetmez. Bir gün Fransızları da bu topraklardan kovacaktır" diyerek adamın üstüne yürümüştür. Oradan korkarak kaçan işbirlikçi, onu Fransızlara şikayet etti. 22 Şubat 1920 günü bir Fransız Yüzbaşı ve müfrezesi Sarıbahçe köyünü basarak Ahmet Ağa'nın (BORAN) evine girdiler. Onu bulamadılar. Fakat kısa süre sonra köy içinde onu yakalayarak bir at arabasına bindirdiler. Onu Şehir merkezine götürüyorlardı. Ahmet Ağa'nın tutuklandığı haberini alan Avcı Mehmet ve Hüsmen Ağa onun arkasından yola çıkarak Mercimek köyü yakınlarında pusu kurdular. Birkaç Fransız'ı öldürdüler. Diğerleri, de Ahmet Ağa'yı bırakarak kaçtılar. Sonra müfreze kurdu Akdam, Yeşilbahçe, Sarıbahçe, Ağaçlı, Çatalhöyük, Camuzağlı ve Aşiret İnceyer köylülerini teşkilatlandırdı. Koyunevi Köyü'nü karargah yaptı, kendisi de Koyunevi Müfreze Komutanı oldu. Çok mücadelesi ve başarıları oldu. "BORAN" dendi kendisine. Milli Mücadeleden sonra İSTİKLAL MADALYASI ile ödüllendirildi. Torunları CEYHAN'da ikamet etmektedirler. Bu konu üzerine yazılacak çok çok bilgilere sahip olduğum için, bir başka makalede buluşmak üzere Akdeniz Balkan Türkleri Federasyon Başkanı Sayın Özgür KARA Bey'e ve Mersin Balkan Türkleri Dernek Başkanı Sayın Hüseyin VATANSEVER'e selamlar olsun efendim.

Esen Kalın.

Eşref ÖZGÜR- Akdeniz Balkan Türkleri Federasyon Bilim Danışma Kurulu Üyesi